Turunçlu Günler

21 Temmuz 2007

Film manyagi olcam

25 Ekim- 04 Kasim 2007: 4. Guz Film Festivali
02-23 Kasim 2007: Avrupa Filmleri Festivali

Elimde olsa simdiden kombine biletlerimi alicam gitcem kotuguma oturcam... 3 sene aradan sonra sinema keyfime biraktigim yerden tekrar baslamak beni simdiden heyecanladiriyor. Pildurcun'umu da yanimda surukleycem her filme...Cok ozledim her Persembe (acaba hala Persembe midir?) SineTek...sezon bileti...hep ayni koltukta oturma...icimiz bayila bayila inatla damardan aldigimiz Bergman'lar...saygili sinema seyircisi..
Yine mi nostalji yaptim nedir?
Hadi hayirlisi....

Insanoglu gus misaaali- serbest cagrisimlar

Insan oglu kus misali, yine geldim memleketime, bu sefer temelli!! Hala az bucuk kesin donus yapan gurbetci triplerinde isem de (ay klima yok mu klima, trafik de ne kadar kaotikmis canim, ay anneee yine mi elektrikler kesildi, bu televizyondaki kadin programlari ne kadar seviyesiz seyretmeyin bunlari..vsvs), cok yakinda tamamiyla vatanima alismayi umuyor, bekliyorum. Eskiden beri kil oldugum "Amerikada...." veya "Ben amerikadayken...." ile baslayan cumleler kurmaktan ozenle kaciniyorum. Ingilizceden direk ceviri yaparak konusmamaya cok cok ozen gosteriyorum . Sinirime dokunan seyler karsisinda, kendi kendime "ulan yillardir hasretini cekmiyor muydun bunlarin nankorrr" diye kizmayla karisik telkinde bulunuyorum.
Bir yandan da tekrar (sadece yaz tatili icin de olsa) anne-baba evine donmenin saskinligi ve hafiften sikintisi icindeyim. Yillardir yalniz yasamaya alismisim iyiden iyiye. Zaten oldum olasi sabahlari "yabani" olan, huysuz kalkan ben iyice yabanilesmisim, annemin sevgi dolu sozlerine cemkirmeyle cevap veriyorum. Evimin duzenini ozluyorum.
Heyhat, su anda bir evim bile yok...ne zaman olacagi bile belli degil...gocebe yasamak zor is, artik Ankara bozkirlarinda yerlesik hayata gecmek istiyorum. Mumkunse uzun yillar yerimden giprasmadan durmak.
Ne kadar memnuniyetsizim, onu fark ettim simdi, hep bir sonraki adima gecmek istiyorum. "Aman tezimi yazsam hersey cok guzel olcak", "ay bir de Turkiye'ye donsem hersey hallolur", "ama sevgilim nerde benim? onu gorsem onu gorunce bitecek hersey"
Kendi gecmisinde yasamaya "nostalji" denir de, kendi geleceginde yasayan insanlara ne denir ki, "futurist" mi? O baska bisey degil miydi yahu? Boyle bir insan tipi var midir? Ben boyleyim galiba. "Ani yasama(k)'nin dadina vardigim, ve becerebildigim, Fritz amca'dan feyz aldigim genclik gunlerimi ozledim (arada nostaji de yaparim :P boyle)
Belki sevgilicigimin kokusu bana iyi gelir de simdiki zamana donuveririm birden...Du bakali nolcek?




4 Temmuz 2007

Caga ayak uydurmak...haber almak...anlamak...

Serdat Turgut bugunku yazisinda soyle demis:

"Hemen her seyden haberdar olundugu ancak hemen hicbir seyin de anlasilamadigi bir cagda yasiyoruz"

Yazinin tamami da okumaya deger.

Beni uzun zamandir aklimda dolanan olgunlasmamis bazi fikirler hakkinda oturup dusunmeye sevketti. Icinde bulundugum durum hakkinda bir farkindalik sagladi.

Bilgi ve haber altinda eziliyoruz, ama anlamlandirmaya bile vaktimiz olamiyor. Oturup sakin kafayla bir kitap okurken, acaba yeni olan neler kaciriyoruz diye endiselenmeden edemiyoruz. Kendi dunyamiza cekilip soyutlanmak, icimizde bir tedirginlige yol aciyor. Daha cok seyi anlamanin daha cok seyden haberdar olmanin dogal bir sonucu oldugunu saniyoruz. Okuyor da okuyoruz, arastiriyoruz, buluyoruz, ama anlamaya zaman kalmiyor.

Haber almaktan, kendi fikirlerimizi olusturmaya vaktimiz olmadigi zaman, ne dusunmemiz gerektigine ya da olaylari nasil yorumlamamiz gerektigine dair alternatifler de onumuze sunuluyor. Fikir sahibi olmuyor, halihazirda bizim icin hazirlanan fikirleri odunc aliyoruz. Isimiz bitine kadar sindiremeden kullaniyoruz.

Evdeyken, isteyken, artik yolda sokaktayken bile internete baglanmak ihtiyaci duyuyoruz... bagimli olup cikiyoruz.

Butun bunlardan, ne varsa eski degerlerimizde var, sahip cikalim, degismeyelim gibi yavan soylemlerde bulunmaya calistigim cikarilmasin. Sadece, cogumuzun hizli teknolojik gelismelerin yarattigi bocalama devresinin kurbani olma yolunda oldugundan dem vurmak istedim.



29 Haziran 2007

VISTA: Microsoft'un en son GAF'i



Yaklasik 2 ay once aldigim yeni laptop'um default olarak Windows Vista- Home Premium Edition ile geliyordu. Tez yazmanin da verdigi telas ile gayet yetersiz (simdi anliyorum, ah ah) bir arastirma ile, bir dezavantajini bulamadigim icin Vista'li bilgisayarimi ismarladim: Cok pismanim...

En cok kullandigim ve gercekten ihtiyacim olan hicbir program vista ile calismiyor:
1- Skype: Cogu arkadaslarimla tek baglanti aracim
2- SPSS: Istatistik analiz programim ( Vista icin cikardikalri hotfix eklendiginde bile calismiyor)
3- E-prime: Deney design programim (Vista icin yeni bir versiyon cikarmayacaklarini acikladilar)
Kimbilir daha karsilasmadigim neler????

Bu da yetmezmis gibi, wireless internetim devamli gidip geliyor, kucuk bir arastirma ile bunun cok genel bir sorun oldugunu uzulerek ogreniyorum. Bilgisayarim cok hizli olmasina ragmen, kagni hizinda calisiyor, WMP acilmasi bile 10 saniyeyi bulabiliyor, ne yazik ki bu da cok genel bir sorun.

Velhasil, Windows Vista'yi kimseye tavsiye etmiyorum, en azindan henuz. ODTU'ye dondugumde de hemen bir XP edinecegim, ve Pardus'a da isinmaya calisacagim. Isin kotusu, eger OS'imi degistirmem gerekirse, SPSS'i tekrara yuklemem mi gerekecek? Oyleyese eger, .ictigimin resmidir... ODTU'de SPSS'in hangi versiyonu var? Ya da var mi?

Hani ben yazin datalarimi analiz edip, makale yazacaktim?? Ne olacak ulan simdi? Feci sekilde sinirim bozuk :((

28 Haziran 2007

Stumbling on Happiness


Az once televizyonda en sevdigim programlardan biri olan The Colbert Report'u seyrediyordum ki, kitap tanitim konugu olarak Daniel Gilbert diye bir adam cikti. Kitap ilk bakista, isim itibariyle de, ikinci sinif bir self-help kitabina benziyordu, ama adamin konusmasi Steven Colbert'i bile zor duruma dusuren zeki ve hizli cevaplariyla ilgimi cekti..Google ile arayinca, Harvard'da psikoloji profesoru oldugunu ve kitabin da bir self-help kitabi olmadigini anladim. Kitabi daha okumadim tabii ki ama, bayagi ilgimi cekti simdiden. Ucakta okumaya cok uygun bi kitaba benziyor. Okuduktan sonra izlenimlerini de buraya yazacagim..

Bu arada Daneil Gilbert amcanin Harvard'daki Lab sayfasi da cok hos, ziyaret etmeye deger.

11 Haziran 2007

Ph.D: ✔



Tezimi yazayim, duzelteyim, komiteme teslim edeyim, savunayim, formatlayayim, onaylatayim derken.... bi baktim bitivermis.

Ne buyuk bir rahatlama...hafif bir bosluk-amacsizlik hissi...Ama telaslanacak birsey yok, yakinda kendini tembelligin verdigi rehavet ve huzura birakacaktir...

Artik ortamlarada, Dr. Turunc olarak anilmak ister gonul...

Siradaki sarkilari halen Ankara'da akademik gorevini yapmakta olan (safak=5) sevgilime gondermek istiyorum:

1- The Final Countdown (kalan zaman baabinda)
2- Eye of the Tiger (savunma gunu gaz almak icin)
3- Survivor ( hangimiz degiliz?)
4- Can't Touch This (komitenin kem gozlerine karsi)
5- Champion (savunma sonrasi zafer kutlamalari icin)
6- Another One Bites the Dust (siradaki doktor namzedlerine soylenmek uzere)

23 Nisan 2007

Altin Hizma Mulayim

17 Nisan 2007

THE FINAL COUNTDOWN

Tam, "Kendimi bildim bileli en iyi yaptigim sey, belki de hayatta uzman oldugum tek alan olan ogrenciligim iki bucuk ay sonra sona eriyor; geri sayim basladi artik" diye dusunurken, fark ettim ki ogrencilik hayatim ardi arkasi kesilmeyen geri sayimlardan ibaretmis zaten. Turk egitim sisteminin ve bize asiladigi "surec-degil-sonuc" felsefesinin de katkilariyla, ilkokula basladigimdan beri 21 sene geri sayarak gecmis gitmis. Yaz tatili, subat tatili, bayram , anadolu lisesi sinavi, hazirlik finali, fen lisesi sinavi, bitmek tukenmek bilmeyen deneme sinavlari, universite sinavi, proficeincy, final donemi, les, master tez onerisi, master tezi, gre, toefl, yeterlik sinavi, makale teslimi, tez onerisi...ve dokotra tezi.

Umarim, bu senelerdir artik kemiklesmis olan geri sayma aliskanligim da ogrenciligim ile birlikte son bulur. Artik sadece kendime karsi sorumlu oldugum icin, ki bunu ne kadar buyuk bir heyecanla bekledigimi anlatamam, ogrenme sureclerimden de zevk almayi, birseyi bitirme zorunlulugum olmadan, sadece kendi istedigim icin yapmayi ogrenmek, buna alismak istiyorum.

Herseyin bu kadar kolay olmadiginin farkindayim, yine bu "deadline"lar pesimi birakmayacak is hayatim boyunca da: makale teslimleri, konferans sunuslari, kidem hevesi ve hirsi, arastirma onerileri, docentlik sinavi...Ama bunlar karsima birer birer ciktiginda, artik sadece kendime karsi sorumlu oldugumu kendime hatirlatip, baskalarinin benden ne bekledigini tahmin ettigime gore degil de, ne istedigime gore davranabilmeyi umud ediyorum.

Butun bunlari dedikten sonra; son geri sayim baslasin: tezimi komiteme teslim etmeme bir ay, savunmama da bir bucuk ay kaldi....

Artik tezim en iyi dostum, sabahlari ona gunaydin deyip, geceleri onun ustune ortecegim yatmadan, kopek dislerim sivrilip, gozlerim gunes isigina bakamaz olana kadar geceleri odama kapanip yazacagim.

Haydi hayirli olsun, umalim son olsun...